28 Eylül 2016 Çarşamba

 MİLLETVEKİLİ GÜRER “KENT KONSEYLERİ DESTEKLENMELİDİR.”
Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili ve KİT Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer   Kent Konseylerinin işlevinin artırılmasını istedi.
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuyu Meclise taşıdı ve  Meclis araştırması da istedi. Gürer şöyle dedi: “Türkiye’de sayısı net olarak bilinmemekle birlikte 200’ün üzerinde Kent Konseyi faaliyet göstermektedir. Ülkemizde 2950 belediye bulunmasına karşın kurulan kent konseyleri sayısı oldukça düşük kalmıştır. Belediyelerin belirleyici olması dolayısıyla, uygulamada konseylerin büyük bir çoğunluğu belediyelerin bir uzantısı olarak çalışmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının geliştirilmesi ve yerel yönetimlerde karar alma süreçlerine vatandaş katılımının sağlanması konusunda kent konseylerine büyük bir görev düşmektedir. Ancak ne yazık ki, yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere, ülkemizde azımsanmayacak sayıda il ve ilçe belediyesinin henüz bir kent konseyi bile yoktur.”
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer  Kent Konseylerinin önemine vurgu yaparak sözlerine şöyle devam etti: “1992 Rio Yeryüzü Zirvesi’nde 21. Yüzyılın Yerel Gündemine ilişkin olarak geliştirilen ‘Yerel Gündem 21’ programı kapsamında,  taraf ülkelerce, kentin sürdürülebilir geleceğine yönelik bir vizyon geliştirilmesi; mevcut sorunların, çözüm hedeflerinin, takviminin ve maliyetlerinin tespiti önemli noktalardan birkaçını oluşturmaktadır.
1992 yılında Rio de Janeiro'da gerçekleştirilen BM Dünya Çevre ve Kalkınma Konferansı sırasında, 21. yüzyılın asıl hedefi olarak belirlenen sürdürülebilir kalkınmaya nasıl ulaşılabileceği belgelendirilmiş ve Türkiye'nin de temsil edildiği konferansta, "Gündem 21" başlıklı somut bir küresel eylem planı benimsenmiştir. 1992 Rio Konferansı'ndan başlayarak 1996'da İstanbul'da gerçekleştirilen Habitat-II "Kent Zirvesi"ne kadar uzanan BM Konferansları, küresel ortaklık ilkesinin yerel izdüşümleri olan Yerel Gündem 21'lerin tüm dünyada kabul görmesini ve yaygınlaşmasını sağlamış ve anılan sürecin güçlü uluslararası dayanaklarını oluşturmuştur.
"Yerel Gündem 21" şeklinde anılan ve Avrupa'daki diğer örnekleriyle birlikte, ülkemizde BM Kalkınma Programı (BMKP) ile ortaklaşa uygulanmaya çalışılan bu programın özü, kentlerde yerleşik yerel yönetimlerle, sivil toplumu, kent gündemini belirlemek amacı etrafında birleştirerek, hem katılımcı demokrasiyi hem de, çevre ve yaşam kalitesini geliştirmektir. Yerel Gündem 21, bu kısa tariften de anlaşılabileceği gibi, başta "iyi yönetişim" olmak üzere, "bugünün gereksinimlerini, gelecek nesillerin gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma" şeklinde yorumlanan "sürdürülebilir kalkınma" ile de, yakından ilintili bir programdır. Dolayısıyla, Yerel Gündem 21'in ortaya çıkışı, uygulama aşamaları ve günümüzde karşılaştığı sorunları tasvire çalışırken, sürdürülebilir kalkınmanın hayata geçiriliş safhalarından ve özellikle de, iyi yönetişim olgusundan söz etmek kaçınılmazdır.
 "İnsanlık tarihsel bir dönüm noktasındadır" tümcesiyle başlayan Gündem 21, amacın vazgeçilmez bir yöntemi olarak, "küresel ortaklık" kavramını gündeme getirmektedir. Bu kavramla birlikte, tüm dünyada geleneksel yönetim anlayışı, yerini, "yönetişim"  olarak ifade edilen, katılımcılığa ve ortaklıklara dayalı yeni bir yaklaşıma bırakmaya başlamıştır.  Yönetişim, "çok aktörlü yönetimi" çağrıştırmaktadır ki, bunu, yurttaş taleplerine duyarlı, dolayısıyla yurttaşları birer paydaş olarak karar verme sürecine katan; hesap vermeye hazır, dolayısıyla saydam ve demokratik denetime açık; tabana dayalı, dolayısıyla gücünü halktan alan yeni bir icraat şekli olarak da tanımlamak mümkündür. Ülkemizde kent konsey uygulamalarında genelde Belediyeler Kent Konseylerini kontrollerinde birer örgütlenme yapısı olarak görmektedir. Bütçesi olmayan Kent Konsey yapılanması da en azından bir kısmı doğal olarak belediyelerin kontrolünde olmayı kabullenmektedir. Gönüllü kişiler yerine belediyelerin işaret ettiği bir oluşum olarak kent konseyleri sürmekte kimi yerde ise kurulmamaktadır. Kent konseylerinin yalnızca tüzel kişilerden oluşmasının yarattığı dengesizliğin giderilebilmesi ve katılımcı demokrasinin hayata geçirebilmeleri için, sivil toplumu güçlendirecek ve vatandaş katılımının önünü açacak uygulamalar geliştirilmelidir.
 Bu anlamda yerel yönetimlerde katılımcılığı teşvik edecek bir ödül ve teşvik sisteminin, ulusal düzeyde kongrelerin veya yarışmaların organize edilmesi büyük bir ihtiyaçtır. Kent Konseylerinin genel durumu ve sorunları ve yasal düzenlemeler için meclis araştırması yapılarak yapının tümden ele alınıp geliştirilmesi önemli bir kent bilinci oluşum dokusunun doğmasına vesile olacaktır.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder