İl Kültür ve Turizm Müdürü Ismail Tecimer bu yılki
çalışmaları başlayan Tyana kazı alanını ziyaret ederek çalışmalar hakkında kazı
başkanı Doç. Dr. Osman Doğanay dan bilgi aldı.

Tyana kazılarını
2016-2019 yıllları arasında müze başkanlığında yapılmıştır. Bu yıldan itibaren
Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Aksaray Üniversitesi’nden Doç. Dr. Osman Doğanay’ın
başkanlığında yapılacaktır.
Tyana, kaynaklara göre M.Ö. 1680 yılında kurulmuş ve
günümüze kadar sürekli yerleşim görmüş bir höyüktür. Hitit metinlerinde
“Tuwanuva” olarak geçen ve düz bir araziye kurulmuş olan yerleşim, farklı
dönemlerde farklı kültürlerin buraya yerleşmesiyle 10 metre kadar yükselmiş
yapay bir tepe görünümdedir. Erken dönemlere ait kalıntılar büyük ölçüde toprak
altındadır. Kent, Kapadokya Bölgesi içinde yer alan Toros sıradağlarının
eteğinde, Anadolu’yu Mezopotamya’ya bağlayan yollar üzerinde bulunuyordu. M.S.
1. yüzyılda, Hz. İsa’nın çağdaşı Filozof Apollonius’un doğum yeri ve Roma
Kolonisi olan kent, ayrıcalıklı bir yere sahipti.
Tyana’da toprak üstünde görülebilen tek kalıntı şehre
şimdiki adını da veren su kemerleridir. Şehrin 3 km. kadar doğusundaki
kaynağında bir havuzda toplanan su,bir bölümü kapalı, bir kısmı da su kemerleri
üzerindeki kanallarla kente ulaştırılmıştır. 1.7 km. uzunluğundaki su kemerleri
yuvarlak kemer açıklıklarından oluşmaktadır. Suyun biriktirildiği havuzda ve
kanallarda yapılan kazılarda Roma İmparatoru Caracalla (M.S. 212-217) Dönemi’ne
ait sikkeler bulunmuştur.
Kent M.S. 325’te başpiskoposluk merkezi, 372 yılında
Kapadokya Bölgesi’nin kuzey ve güney olarak bölünmesinden sonra Güney
Kapadokya’nın başkenti olmuştur. Arap akınlarının başladığı dönemde Tyana,
Bizans ve Araplar arasında sürekli bir çekişme konusu olmuş ve sık sık el
değiştirmiştir. Bu dönemde önemli oranda zarar gören Tyana 810 yılında Abbasi
Halifesi Harun Reşit ve 830 yılında Halife Mermin tarafından ele geçirilmiştir.
Abbasiler zamanında kentte bir cami inşa edildiği bilinmektedir. M.S. 835
yılında, şehir Doğu Romalılara (Bizans) bırakılmıştır. 11. yüzyılda Türklerin
kente yerleşmesiyle kentte Türk Dönemi başlamıştır. Böylelikle yerleşmenin adı
önce Kilisehisar, daha sonra ise Kemerhisar ismini alır.
11. ve 13. yüzyıllarda Kilisehisar Köyü’nün bulunduğu
coğrafya sırasıyla Büyük Selçuklu, Danişmendli, Anadolu Selçuklu, İlhanlı,
Eretnalı ve Karamanlı gibi siyasi güçlerin hâkimiyetinde bulunmuştur. Bölgedeki
Osmanlı hâkimiyeti ise II. Bayezid Dönemine denk düşer. 16. yüzyılda ise Bor’a
bağlı bir köy olduğu anlaşılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder