17 Ekim 2013 Perşembe

Diyanet İşleri Başkanı Görmez Mekke'de önemli açıklamalar Yaptı
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 2013 Yılı Hac Organizasyonu için bulunduğu Mekke’de basına açıklamalarda bulundu.


Dünyanın çeşitli ülkelerinden Müslümanların kutsal topraklarda olmasını bir umut olarak niteleyen Başkan Görmez, “Biz şuanda vahyin kalbindeyiz. İlahi vahiylere şahit olan topraklardayız. Burası Hz. Havva, Hz. Hacer ve Hz. Hatice validelerimizin hatıralarının olduğu ana ocağıdır. Arkamızda ilahi vahye şahit olan Nur Dağı, sağımızda hicretin ilk durağı Sevr Dağı solumuzda da hac ibadetinin en önemli rüknüne ev sahipliği yapan Arafat Dağı var. Dünyadan gelen bütün hacıların burada olması bir umuttur. Farklı dillerde, ırklarda insanların burada Kâbe’nin etrafında kalplerini, gönüllerini ve dualarını birleştirmeleri, başka dünyalarda kavga sebebi olan hususların burada tevhit potası içinde erimiş olması bizim ümitvar olmamızı sağlıyor” dedi.
Hac ibadetinin günümüzde karşı karşıya olduğu tehlikelere dikkat çeken Başkan Görmez’in konuşmasından bazı başlıklar şöyle;
“Hac anlam ve sembollerini kaybedip şekle dönüşünce müminler için tehlike çanları çalmaya başlamış demektir…”
Bugün hac ibadetinin karşı karşıya kaldığı tehlikelerden birisi, hac ibadetine talep arttıkça, organizasyonlar daha modernize olunca, mekânlar çok daha modernleşip imkânlar arttıkça haccı hac yapan o büyük ruhun azalmaya başladığını müşahede ediyoruz. Hac ibadeti anlamlar ve semboller ibadetidir. Hac anlam ve sembollerini kaybedip şekle dönüşünce müminler için tehlike çanları çalmaya başlamış demektir. İki parça havluya sarılmakla ihram giymek farklı şeylerdir. İhram öyle bir şey ki, karıncayı, sineği bile incitmeyi yasaklayan anlamı vardır. İhram, müminlere egemen olmaları için bir ruh veriyor. Müslümanlar o ruhu kaybederlerse ihram, iki parça havluya sarılmaktan ibaret olur.
“Hac, iç içe geçmiş beş yolculuktur…”
Hac iç içe geçmiş beş yolculuktur. Bu yolculuklardan ilki, kalbimize, gönlümüze yaptığımız yolculuk. Hacca bu açıdan baktığımızda tavafın, Arafat’ın, sa’yin anlamı daha farklı olacaktır. İkinci yolculuk olarak, her müminin ebedi hayatına, ahrete yaptığı yolculuktur. O zaman ihram bir kefen, Arafat ise mahşer olacaktır. Üçüncüsü, kardeşlerimize yaptığımız yolculuk. Farklı dilden, farklı ırktan dünyanın çeşitli ülkelerinden bu kadar farklı insanı bir araya getiren bir atmosfer başka hiçbir yerde yoktur. Dördüncü yolculuk, tarihimize yaptığımız yolculuk. Hz. İbrahim’le, Hz. İsmail’le, Hz. Hacer’le başlayan Peygamber Efendimizle süreklilik kazanan tarihimize yaptığımız yolculuk. Beşinci yolculuk ise Kâbe’nin Rabbine yaptığımız yolculuk. Beytin sahibine yaptığımız yolculuk. Hac ‘gaye, maksat’ demektir. Gayemizde evin sahibi var. Bu iç içe geçmiş beş yolculuk hakkıyla yerine getirilmezse o zaman hac yolculuğumuz seyahatten öteye geçmez. Haccın gayesine erebilmek için ciddi bir bilgiye de ihtiyaç var. Bu topraklarda Hz. İbrahim’in Hz. İsmail’le birlikte bu topraklarda bir ümmetin temellerini nasıl attığını, Hz. İbrahim’in duasının kıyamete kadar nasıl devam ettiğini, sonraki tüm peygamberlerin o duanın bir eseri olduğunu görürüz. Hacı adaylarının bu topraklara gelmeden önce iyi bir okuma yapmaları ve tefekkür etmeleri gerekir. Mümin kişi manalar ve sembollerden örülü bu ibadeti kendi dünyasında anlamlandıramadığı zaman hayatına da yansıtamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder