Tyana Antik Kenti Çalışmaları Paneli Gerçekleştirildi
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Niğde Yöresi Tarihi ve Kültürü Uygulama ve
Araştırma Merkezi tarafından, “Tyana Antik Kenti Çalışmaları” adlı panel
düzenlendi.

Panelin açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Mehmet Ekiz,
“Kemerhisar medeniyetlerin izlerinin
yoğun olduğu son derece önemli bir beldedir” ifadeleri ile başladığı
konuşmasını, “Kemerhisar, binlerce yıldan beri toprağın altında bu
medeniyetlerin izlerini saklamaktadır” diyerek sürdürdü.
Tarihi izlerin ortaya çıkarılmasında arkeoloji biliminin
öneminden de bahseden Doç. Dr. Mehmet Ekiz, ifadelerini, “Akdeniz’in ve
Ortadoğu’nun, Kapadokya’ya açıldığı bu bölge Roma döneminin stratejik bir
bölgesidir. Tyana Antik Kenti tarih boyunca birçok isimle anıldı. Tuana,Tyana,
Kilisehisar ve en sonunda Kemerhisar adıyla bugün adını sürdürmektedir” sözleri
ile sonlandırdı.
Prof. Dr. Nevzat Topal ise paneldeki konuşmasına, tarihte
Kemerhisar’ın “Büyük ve Zengin” bir şehir olarak ifade edildiğini vurgulayan
Prof. Dr. Nevzat Topal, bölgenin birçok medeniyete de ev sahipliği yaptığını
belirterek bölgenin önemli düşünürlerin yetiştiği bir yer olduğunu da belirtti.
“Kemerhisar Beldesi’nin yani Tyana’nın Hitit
Medeniyetinden itibaren önemini muhafazaa ettiğini görmekteyiz. Tarihte önemli
bir geçiş güzergahı üzerine kurulmuş, verimli topraklara ve sağlama surlara
sahip olan Tyana Roma Döneminde de önemli bir eyalet konumundaydı” diyen Prof.
Dr. Nevzat Topal, “Önemini hiç kaybetmeyen Kemerhisar yani Tyana, Osmanlı
döneminde de oldukça değerli bir vazife görüyordu. Devletin en büyük silah
fabrikalarına ev sahipliği yapan hemen yakınındaki Bor İlçesinde kurulmuş olan
baruthaneye, barut yapımındaki hammaddeyi sağlıyordu” diye ekledi.
Prof. Dr. Nevzat Topal’ın ardından kürsüye çıkan Doç. Dr.
Osman Doğanay, Tyana’nın coğrafi öneminden bahsederek başladığı konuşmasına,
“Anadolu’nun tam ortasında, Gülek boğazına ve Akdeniz’e açılan stratejik bir
coğrafyada yer almış olması dolayısıyla oldukça değerli bir konumda bulunmakta”
ifadelerini kullandı ve açıklamalarına, “Elimizdeki resmi belgelere göre kentin
adını ilk
kez Hitit çağında duyuyoruz. Kenti ve çevresini koruma
amaçlı olarak birçok imar planı da yapılmıştır” sözleri ile devam etti.
Doç. Dr. Bülent İşler ise panel konuşmasına, kazı evinin
düzenlenmesine çalışmalarını da devam ettirdiklerini ve burada gerekli
çalışmalara öncelik verdiklerini belirterek başladı.
Doç. Dr. Bülent İşler konuşmasının devamında,
“Vaftizhanede yapılan kazılarda zeminde çok sayıda roma dönemine ait mozaikler
bulundu. Ulaştığımız seramiklerin çoğunu da Selçuklu dönemi olarak
tarihlendirdik. Ayrıca sürdürülen kazılar neticesinde, kiliseye ait zemin
döşemesine ulaştık. Kilise alanı İslamiyet döneminde yerleşim görmüş bir yer,
alanda zamanla sivil yerleşim oluşmuş ve
kilisenin üzerinde bundan dolayı da ev kalıntıları, ev temelleri, evlere ait
tandırlar ve erzak depoları ortaya çıktı
ve bunların evlerin kullanımından sonra da bir dönem mezarlık olarak
kullandığını tespit ettik. Bu alanda mezar kalıntıları ve bu mezarlara ait
taşlar çıktı” dedi.
Büyük ilgi çeken programın ardından protokol tarafından
panelistler, Niğde Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Nevzat Topal, Niğde
Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ekiz, Aksaray Üniversitesi Öğr. Üyesi
Doç. Dr. Osman Doğanay, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğr. Üyesi Bülent
İşler’e teşekkür belgesi takdimi yapıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder