5 Aralık 2012 Çarşamba


 5 ARALIK 1934 KADINA SEÇME VE SEÇİLME HAKKI VERİLDİ
Niğde CHP Kadın Kolları Başkanı Fikriye DERİN
"YETMİYOR, SEÇİLMEK VE YÖNETMEK İSTİYORUZ"

Seçme ve seçilme hakkının tanınması; Kadın Hareketinin siyaset yapmaya dair taleplerinin ve mücadelesinin devamı olarak Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde TBMM’de 5 Aralık 1934 tarihinde gerçekleştirmiştir. Kadınların 19. yüzyılda başlayan haklı mücadeleleri ve Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz öngörüsü sonucunda bir çok Avrupa ülkesinden daha önce seçme ve seçilme hakkı elde edilmiştir.
1908’de kurulan ilk kadın derneği, 1919’da kadınların Kastamonu mitingi, 1923’de Nezihe Muhittin tarafından kurulmak istenen Kadınlar Halk Fırkası ve 1923’de siyasal haklar için kurulan Türk Kadınlar Birliği gibi olguların; 1930’da yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkının, 1933’de muhtar ve köy ihtiyar kurulu üyeliği seçme ve seçilme hakkının, 1934’te de TBMM’de seçme ve seçilme hakkının elde edilmesinde katkısı çok büyük olmuştur. Türkiye’nin ilk kadın milletvekilleri 1935’de CHP milletvekilleri olarak TBMM’ye girmiştir.
Aradan geçen 78 yıllık süreçte biz kadınların kazanımlarını daha da ileriye taşıması beklenirken, bugün itibarıyla gelinen nokta hiç de iç açıcı değildir. 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde “TBMM’deki, 550 milletvekilinden sadece 78’i, hükümetteki 26 bakan 1’i kadındır.Ülkemizde Yerel yönetimlerde kadın oranı % 2.5’tir. 2924 Belediye başkanının 26’sı, 34210 muhtardan 65’i kadındır. 2012 yılında karar alma süreçlerine katılım durumuna bakıldığında da karşımıza aynı kötü tablo çokmakta. 81 valinin 1’i, 103 rektörden 5’i, 428 vali yardımcısından 7’si, 795 kaymakamdan 22’si, 80 müsteşar yardımcısından 3’ü kadın. 26 Müsteşar arasında hiç kadın yok!
Sendikaların, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu gibi Sivil toplum kuruluşlarının yönetim kurullarında hiç kadın yok.

“Anayasa ve yasa önünde kadın erkek eşittir” demek, yeterli değildir. Kadınlar, anayasa ve yasalarla zorunlu kılınan özel önlemlerle desteklenip güçlendirilmedikçe, “sonuçlarda eşitlik” sağlanamıyor. Asıl olan, “sonuçlarda eşitlik” anlayışıdır. Seçme ve seçilme hakkı bir yurttaşlık hakkıdır.Anayasa ile güvence altına alınmış olan bu hak, erkek egemen yapının kontrolüne terk edilmememlidir. Bu nedenle biz kadınlar, devrimci talebimiz olan %50 yani eşit hak sistemini savunuyoruz. Eğitimde, siyasette, yönetim kadrolarında, karar alma mekanizmalarında yani hayatın her alanında erkeklerle eşit haklara sahip olmak istiyoruz..
Bugün 5 Aralık, Kadına Seçme ve Seçilme Hakkı verilmesinin yıldönümü. Artık seçmek yetmiyor, SEÇİLMEK VE YÖNETMEK İSTİYORUZ.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder